Fırında Sebzeli Kalkan ve Yeşil Mercimekli Buğday Salatası

Rüzgar Ali’nin tam gün anaokullu olması ile 4 yıl sonra Werner Herzog edalarıyla İstanbul Film Festivaline karışabildim nihayet.Zurnada peşrev annelerin de film seçme şansları pek olmadığı için haliyle 11.00 seanslarına gidebiliyorum,buna da bin şükür diyerek tabii.

Beyoğluna çıkmanın(eskiden böyle denirdi var mı hatırlayan acaba) bir artısı da balık pazarıdır benim için.Renkler,kokular birbirine karışır.İçim açılır.

Esnafla muhabbeti de oldum olası çok severim.Kafama göre bir balıkçım var;güleryüzlü,informatif.İlk defa yarım kalkan satan onu tanıdım mesela.2,5 kg luk kalkan bize çok fazla geleceği için yarısından azını(1.100gr) aldım,fileto yaptırdım ve aşağıdaki işlemlere tabii tutup bana makas çalışmamızda kızdığı için”sen kötü annesin” diyen oğluma kucağımda yedirdim.

Kenarları en az 3 parmak yükseklikteki fırın kabına/tepsiye/borcama balıkların bir kısmını dizip üzerine az tuz, taze karabiber,ince halka şeklinde doğranmış kuru soğan,yine ince yuvarlak dilimlenmiş patates,ince kıyılmış dereotu ve maydanoz,ufak doğranmış sarımsak,kabuğu soyulmuş,minik doğranmış domatesle tamamlayıp üzerlerine kalan kalkanları ve kalan malzemelerimizi dizip zeytinyağı(sevenler taze kekik ve defne yaprağı da ekleyebilir) gezdirelim.Alüminyum folyo ile kapatıp 175 derecede 45-50 dk.pişiriyoruz.Üzeri kızarsın isterseniz son 5 dk. folyoyu çıkartın.

Erkek kalkanın daha lezzetli,çocuklar için yemesi kolay löp löp bir balık olduğunu,anneler için de en kalorisi yüksek balık olduğunu belirtelim.Nisanın kalkan ayı olduğunu siz zaten biliyorsunuzdur.

Vee son tarifimiz yine RA’nın davet ettiği arkadaşı için menü hazırlarken önce yeşil mercimek salatası önerisi geldi çok sevdiğim akademisyen bir anneden.Daha sonra Rüzgar’ın keşkek,buğday sevgisi ile salatamız yeşil mercimekli buğday salatasına dönüştü:)

 

Akşamdan ıslattığım buğday ve mercimeği limonlu,az tuzlu suda bir güzel haşlayıp,süzüp soğumaya bıraktım.Közlenmiş kırmızı biber,maydanoz,dereotu,taze nane ince kıyıp,haşlanmış mısır ekleyip zeytinyağ- limonlu olarak Rüzgar Ali’ye,kendimize nar ekşili ve nar tanecikli yaptım.

 

Buğday bağırsak ve rektum kanserini önlemeye yardımcı imiş.Bağırsakları çalıştırır ve kabızlığı önlermiş.Mideyi,beyni ve gözü kuvvetlendirirmiş.

 

Bir de ertesi günün menüsünü yapsa tam süper olacak:)

 

Herkese tek derdinin menü hazırlamak,kaçırdığı filmler ve kuzusundan yediği ayarlar olan bir hayat diliyorum…

 

Dinsizin hakkından imansız gelebilir mi :)

Ispanak çorbası, zeytinyağlı ıspanak ve pazı pek seven oğlum anaokulunda kollarını pepee gibi kavuşturup ben hiç ıspanak sevmem demeyi öğrenince ilk kendi isteği ile davet ettiği misafirlerine ıspanaklı gül böreği yaptım. Gelen misafir çocuk değil ama RA afiyetle yedi.

Bu olaydan feyz alarak pazı için de bir güzellik düşünüp pazılı poğaça yaptım akşamdan. Dolaba koyup sabah o uyurken de fırına attım. Normal kahvaltısının yanında 2 tane yedi:)

İşte hem kolay hem lezzetli poğaçamız;

2,5 su bardağı un(ben ruşeymli kullandım) ve bir paket kabartma tozunu karıştırıyoruz.4 çorba kaşığı tereyağ,çok az tuz(ben deniztuzu koyuyorum),1 su bardağı rende beyaz peynir,3 kıyılmış taze soğan, ince kıyılmış pazı, 1 adet yumurta,1 bardak süt(bir dahaki sefer yoğurt koymayı planlıyorum). Hepsini unla yoğurup elimize yapışmayacak bir kıvam tutturuyoruz (gerekirse undan yardım alınacak yani).Yağlanmış borcam yada fırın tepsisine (ben dolaba kaldırdığım için borcama koydum) ceviz büyüklüğünde parçalar şekil verip diziyoruz. Üzerine susam, çörekotu süslenebilir. Ben yemez korkusundan bu sefer yapamadım. Bir sonraki sefere inşallah.

Kapanışı pazının yararları ile yapalım yine; içerdiği demir ve folik asitle kansızlığı önlermiş. Hamilelerde spina bifida(omurganın bir tarafının açık olması) rizikosunu en aza indirir ve beden güçlendirici etkileri varmış.

Sebzeli Fırın Beyti

RA’nın doğumundan sonra kırmızı ete kaliteli süt üretebilmek için biraz ağırlık verdim.
Semtimizde denemediğim kasap kalmadı,18 km. uzakta nispeten daha iyi et bulabildiğim yere bebek,bebek arabası,çantalarımızla haftada iki taşındım.
RA 2 yaşına gelip emzirme bittikten sonra bir komşu toplantısında tesadüfen burnumuzun dibi sayılabilecek yakınlıkta iyi bir kasap olduğunu öğrendim.
1,5 yıldır nihayet lezzetli et alabiliyoruz çok şükür.
Kuzu beytilerimizde çubuğa dizilmiş olarak satılıyor kasabımızda.
Alıp zeytinyağı,defne yaprağı,tane karabiber,arpacık soğan,kekik,dilimlenmiş limon,biberiye ve süt ile marine edip dondurucuda yada en az 1 gün buzdolabında dinlendiriyorum.
Az haşlanmış taze patates ve kereviz,çarliston biber,kabak da hazırlayıp yazdan kavanozlanmış domates püresini sulandırıp fırın tepsisine etlerle beraber yerleştiriyorum.
Yaklaşık 50 dakikada 180 derecede lokum gibi oluyorlar.

Yanına kuskus salatası,bulgur pilavı,cacık yada komposto yakışıyor.

Kuzu etinin büyüme hormonları ve hayvancılıkta kullanılan ilaçların hemen tümünden uzak,en doğal ve pür et türlerinden birisi olduğunu vurgulayıp bu özelliği ile hamilelik ve erken çocukluk dönemi beslenmesindeki yeri tartışılmaz olduğunu da ekleyelim.
Hücrelerin yenilenmesi için gerekli proteinleri yüksek oranda içeren kuzu eti,kalp sağlığı için çok önemli olan B12 başta olmak üzere B vitaminleri açısından çok zengindir.
Arpacık soğanın tadı çocuklar için normal soğana kıyasla hafif ve yumuşak,hazmı kolaydır.

Allah hepimizin içine sindirsin;hem yediklerimizi hem yaşadıklarımızı:)

Keşkül-ü Fukara

Keşkül-ü fukara

Öncelikle bu bloğa tarif yazarken yada gezi,annelik halleri v.s. çok da fazla kafa yormadığımı; doğaçlama,o sıralar ne pişiriyorsam, arkadaşım bir tarif istediyse, seyahat dönüşü yada halet-i ruhiyeme göre yazıyorum.

Blog sayesinde şan,şöhret kazanmak,keşfedilmek,para kazanmak gibi bir beklentim yok.
Tariflerimin olduğu defterler öyle gelinime devredebileceğim düzgünlükte de değil, belki bu şekilde bir şeyler aktarabilirim. Bir nevi anı defteri gibi benim için.
Doğumgünümde de yazmıştım grubun en yaşlısıyım,babamın değil ama dedemin öldüğü yaştayım diye.
Başta RA’nın olmak üzere eşimin ve kendi sağlığımın da takipçisi olmak durumundayım.
Yediklerimin içeriklerini araştırır,seçim yaparken sadece damak zevkimin peşinden koşmamaya çalışırım.
Bu bilgiler doğrultusunda okursanız naçizane tariflerimi memnun olurum.

Bu sefer tarifimiz Keşkül-ü Fukara. Ne demektir Keşkül-ü Fukara?Farsça keşkül(çanak) ile Arapça fakır (fukara-yoksul) sözcüklerinden birleşir,yoksul çanağı demektir.
Kibirlerini yenmeleri için dilenmeye mecbur edilen dervişlerin kendilerine verilen yiyecekleri koydukları kabın adı, keşkül.
Bu kaplarla dilenmek ihtiyaca yönelik olmayıp tarikat felsefesine yönelikmiş. Mevlevi tarikatında dilenmek yasak olduğundan kendilerine sunulan hediyeleri Hak’tan bilerek kabul edip gittikleri yere yardım olarak götürürlermiş.
Çok daldan dala olacak ama mutfak kadar resim sanatına, sergi gezmeye de ilgim var diyebilirim. Örneğin Osman Hamdi Bey’in meşhur kaplumbağa terbiyecisinde adamın sırtında asılı olan çanakdır keşkül-ü fukara.
Bir de fakir fukara beslensin diye Osmanlı devrinde zenginlerin fakirler için dağıttığını ve bu yüzden malzemenin bol ve zengin olduğunu okumuşluğum var.
Bizim tarifimiz daha kolay olanı,talep görürse bir level zorunu da yazarım tabii.

1 lt süte 200 gr kadar şeker ekleyip süt kaynayana kadar karıştırıyoruz.Kaynadıktan sonra bir kahve fincanı kadar çekilmiş file badem ve bir paket vanilya koyuyoruz.
100 gr kadar nişastayı su ile küçük ayrı bir kapta karıştırıyoruz.2 yumurta sarısını nişastaya ve sütün içine yavaş yavaş ekleyip 3 dk. kaynattıktan sonra ateşten alıp kaselere boşaltıyoruz.
Ama yukardan boşaltmak lazım ki meşhur keşkül minik gözenekleri oluşsun.
Üzerine dövülmüş antep fıstığı da yakışır hani:)

Kaliforniya Üniversitesinde yapılan araştırmaya göre bademde, Alzheimer ilaçlarının içerdiği maddelere benzeyen maddelerin olduğu tespit edilmiş,düzenli badem tüketenlerin beyin hücrelerinin daha geç yaşlanacağı belirtilmiş.

Sağlık ve esenlikler herkese

Fırında Ispanaklı Mantar

RA’nın mutfağa merakı malum,benim pimpirikliğim de.Onu hem mutfağa sokmak hem de hasarsız kurtulmak için ızgaralık mantarları ona yıkatmaya karar vermiştim ki paşa okuldan gelip yemek yapmak benim görevim değil dedi:)

Mantarları yıkayıp sap kısımlarını kestim,oyuk kısımlarını genişlettim.Çıkan sapları ıspanakla beraber kıydım.Tencereye az zeytinyağ,rendelediğim kuru soğanı,ezdiğim 2 diş sarımsağı ve mantarlı ıspanağı ekleyip 4 dk. kadar kavurdum.Ispanaklar suyunu çekmeye başladığında az deniz tuzu,taze karabiber,az pul biber ekleyip,karıştırıp soğumaya bıraktım.
Süzülmeye bıraktığım mantarları az z.yağı ile yağladığım fırın tepsisine dizip içlerine hazırladığım harç üzerine de rende kaşar serpip 180 derecede 15 dk. pişirdim.
Mantarın içerdiği”Lentinian” adlı madde tümörleri azaltıyormuş ve bağırsak çalıştırıcı etkisi varmış.
Ispanaktaki K vitamini ise kemik gelişimi için önemli olduğu gibi araştırmalara göre menopoz sonrası yeterli oranda K vitamini ve kalsiyum alan kadınlarda daha az kemik kitle azalması görülmekte imiş.

Hepimize akıl,ruh,beden sağlığı diliyorum…

Pırasalı Kiş

Çok sık duyduğum sorulardandır; menüler aklına nereden geliyor, bir listen mi var ya da neden çok alengirli yemeklerin?

Birincisi özellikle RA’nın aramıza katılması ile proteini, karbonhidratı, mevsim sebzesi olup olmadığı, organik olup olmadığı, paketlerin üzerindeki içerik bilgileri, çeşitlilik daha da önem kazandı bizim için.

Çocuğun beyin gelişiminin anne karnında başlayıp 5 yıl sürdüğünü yazmış Nörolog Doç.Dr.Serdar Dağ ve entellektüel gelişimin yaşam boyu devam ettiğini.

Doğumun ilk yılında beyin için gerekli tüm besinler anne sütünde mevcutmuş. 2 yıl bir hafta emzirdim ben, dolu dolu ve müthiş mutlu olarak. Ek gıdaya geçtiğimizden beri de süt, yumurta, mevsim meyveleri, kuru bakliyat, sebze eksiksiz vermeye çalıştım ki beyni beslensin ve ilerki dönemde yaşam kalitesi artsın.

Maalesef Rüzgar’dan sonra farkettim ki çocukların eksik, yanlış beslenmesi çoğunlukla yokluktan değil gerekli özen eksikliğinden.
Kendini iyi eğitmiş, çocuğunu bile isteye doğurmuş, aktivite yapacağım diye kendini paralayan anneler iş beslemeye geldiğinde ya evdeki yardımcıdan, ya kayınvalideden ya da konserveden, fast food dan medet umuyor. Mevsim sebzelerinin ne olduğunu bize gugıl amcanın söyleyebildiği bir yüzyılda, kilosu 4tl (ben denizli’den getirtiyorum, muhtemelen daha ucuza almak da mümkündür) olan pırasadan yarım kilo alıp yapmak neden bu kadar zor?
Pırasaları kuzulara yıkatarak aktivite de yapmış oluruz hem bir nevi:)

İnanın yapması internet sitelerinden onu mu alayım bunu mu diye geçirilen süreden daha az sürüyor.
1/2 kg pırasayı ince halkalar şeklinde doğrayıp kısık ateşte z.yağında 10 dk. kavurup ocaktan alıyoruz,az tuz k.biber karıştırıp soğumaya bırakıyoruz.
2,5 subardağı unu 1 poşet hamur kabartma tozu ile karıştırıp üzerine 150gr(1,5 çaybardağı kadar) eritilmiş soğutulmuş margarin(ben becel z.yağlı koyuyorum) 1 çaybardağı yoğurt az tuz ekleyip yoğuruyoruz. (Aktivite meraklıları burada kuzuyu yine devreye sokabilir mesela:)).
26cmlik kalıba hamurun 2/3 ünü bastırarak yayıyoruz kalanı ile de 3 cmlik çerçeve yapıyoruz.Önce pırasalı karışımı üzerine de yarım çaybardağı sütle çırptığımız 2 yumurtayı ekleyip 180 derecede 20 dk.pişiriyoruz,üzerine rende kaşar döküp bir 5 dk. daha pişirip,sevgililere karabiber ve maydanozla süsleyip ikram ediyoruz.

Kuzular yesinler de isterlerse elleriyle, kollarıyla yesinler… Su var, sabun var, trukid var, urtekram var:)

Pırasanın yararları da; yayla çorbası yapmayı bilmiyorum, konserve barbunya var akşam yemeğinde diyenler için gelsin:)
Böbrek kumlarını ve taşlarını dökmeye yardımcı olur,
Astım, romatizma, egzama ve damar sertliğine karşı etkilidir,
Kansere karşı koruyucudur.
Bir de beyazı sıkılarak elde edilen su cilde parlaklık veriyormuş,denemedim henüz gerçi.
Hani ucuz yollu cildime parlaklık ne ile verebilirim diyen varsa aranızda:)

Kağıtta fırın palamut

Malum yazarlar zirvesi yeme içme çılgınlığından sonra biraz dikkat edelim dedik ve hafif menülere vurduk kendimizi.
H.sonları genellikle balığa gideriz biz çekirdek aile.Bu haftasonu cumartesi zirve, pazar da RA’nın evden çıkmak istememesi ile balık istihkakımızı kendi çabamızla dolduralım dedik.

Defne yaprağı,z.yağı,kırmızı toz biber,az tuz ve karabiberle fileto çıkartılmış,yıkanmış süzülmüş palamutları marine ediyoruz.Kuru soğan ve limonu halka doğrayıp,domateslerin kabuğunu soyup,çekirdeklerini ayırıp,kereviz saplarını ve maydanozu yıkayıp,ince doğruyoruz.
Yağlı kağıda önce palamutları üzerine malzemeleri yerleştirip paket yapıyoruz tek tek.
Önceden 180 dereceye ayarlayıp ısıttığınız fırında 25 dakikada bombaya dönüşüyor derya kuzuları.

Bugün duyduğuma göre norveç uskumrularını daha pahalı satabilmek için norveç palamudu diye kaktırıyorlarmış.
Kısaca palamudun çizgileri arkadan öne doğru uzun,uskumrunun ise zigzaglı gibi olur,aman taklaya gelmeyiniz:)

Her derde deva “Kış Çorbası”

Havalar soğudu;kuzuların öksürüğü,burun akıntıları derken çorbaya ağırlık vermek gerekti.

Kasım ayının güzide sebzelerinden pırasayı ben en çok çorba,ekşili yemeği,böreği olarak seviyorum.Eşimin favorisi z.yağlı pırasa pek hitap etmez damak zevkime.

3-4 pırasanın beyaz kısmını yıkayıp doğrayıp 1 orta boy patates ve 50 gr kıyma yada tavuk ile haşlayalım.
Haşlanınca blenderdan geçirip 1 yemek kaşığı un(ben ruşeymli kullanıyorum) ve 1 yemek kaşığından az tereyağını kavuralım yavaş yavaş pırasalı karışımı una yedirelim.
Az deniztuzu az taze k.biber ekleyelim,kuzularınki hazır.
Bizlere sarımsaklı kıtır ekmek,blenderdan geçirilmiş taze fesleğen ve maydanoz eklersek daha da lezzetli olur.

Öksürüğü kestiği, böbrek kumu ve taşlarına yardımcı olduğu rivayet olunuyor.. Umalım ki öyle ve afiyet olsun:)

Pancar saplı tavuk

Eşimle tanıştığımızda yüksek tansiyonu vardı. İlaç kullanmıyordu ama aileden kalıtımsal olarak devraldığı yüksek tansiyonunu dert edindiğini hissediyordum.
Hiçbir zaman vitamin kullanmadım. İhtiyaçlarımı kendimce belirleyip koca karı usulü yiyecek içecek ile halletmeye çalıştım.
Pancarla da ilişkim eşimin yüksek tansiyonuna yararı dokunacak zerzevat ararken başladı.
İçeriğindeki nitratın ilaçlar kadar etkili olması, İngiltere’deki Bart’s &Royal Hastanesinin 10 yıllık araştırmalarının sonuçları v.s. beni pancar sapınla tanıştırdı.
Tarifimiz şöyle;
1 adet orta boy patatesi yıkayıp az haşlayıp,küp doğruyoruz.
1 adet pancarı yıkayıp,sapını ince doğruyoruz.
350 gr. kadar kuşbaşı doğranmış tavuğu yıkayıp süzüp;10 dk. kadar haşlayıp suyunu saklayalım,süzelim ve 1 yumurta beyazı + 1 yk mısır nişastası ile karıştırıp wok tavada z.yağında çevirip kenara alalım.
Pancarı önce yuvarlak dilimler sonra da ince şeritler halinde doğrayalım.
Tavukları çevirdiğimiz tavada pancarları çok az tuz ile soteleyelim.
Sakladığımız tavuksuyunu pancara ekleyip,10 dk kısık ateşte suyunu çektirelim.
1 çaykaşığı mısır nişastasını sulandırıp pancarlı sosa 1 ince doğranmış taze soğan ve 1/2 tatlı kaşığı taneli hardal ile ekleyelim.
3-4 dk.koyulaşmasını bekleyip ateşten alalım.
Son adım olarak ince doğradığımız pancar sapları ve 3 diş ince doğranmış sarımsağı 3-4 dk.soteleyip tüm elemanlarımızı birleştirip(patatesler,tavuk,pancar sosu ve sarımsak/pancar sapı) 10 dk. kadar kaynaştıralım birbirlerine.
3 günlük dünyada 5 günlük sıkıntı çekmeyelim,tansiyonlarımızı çıkartmayalım lütfen:)

 

Tencerede Fincan Keki

 


Merhabalar,
1 yumurtanın içine 1 çaybardağı(orjinal tarifte 1,5 çaybardağı idi)
Tozşeker( boğazlıyan kullanıyorum) ekleyip köpük köpük olana kadar çırpıyoruz.
1 çaybardağı süt(ben pınar organik koyuyorum),
2 çaybardağı un(ruşeymli koyuyorum),
2 yemek kaşığı kakao(vivani lesitinsiz koyuyorum),
1paket vanilya,
1 paket kabartma tozu ve
3 mandalinanın kabuğunu rendeleyip/rondolayıp hepsini iyice çırpıyoruz.
6 nescafe fincanı yada 9-10 türk kahvesi fincanı zeytinyağı ile iyice yağlıyoruz.

Kekte yağ olmadığı için iyice yağlamak gerekiyor yada muffin kağıt kalıpları/silikon muffin kapları da kullanmak mümkün.Kek hamurunu fincanların yarısından biraz fazla,bir parmak boşluk kalacak şekilde doldurup yayvan tencereye diziyoruz.Fincanların yarısına gelecek kadar ılık su ekleyip tencerenin ağzı açık su kaynayana kadar bekleyip kaynayınca önce temiz bir mutfak havlusu ve kapağı kapatıyoruz.Kısık ataeşte 20 dk pişirip altını kapattıktan sonra da 15 dinlendiriyoruz.
Üzerine çikolata sosu;içine mandalina yerine,portakal,limon,ceviz de konulabilir.
Eğer nescafe fincanlarında yaparsak kalori değeri 170 civarı.
Afiyet olsun